8 Aralık 2008 Pazartesi

Olmadı Moskova


Moskova denince akla ne gelir? Kızıl Meydan, Kremlin, geniş caddeler, vodka hatta ama en çok karla kaplı bir şehir akla gelir. O zaman şu an dışardaki Moskova, Moskova değil! Aralık aynın neredeyse ortasına gelmek üzereyiz, kar bizi kandırdı kapıdan baktı ve kaçtı. Nerde benim Moskova’mın beyaz giysisi?

Gökyüzü gri, yeryüzü kahverengi. Oysa şimdiye çoktan gökte kocaman yağan kar taneleri ve beyaza boyanmış bir şehir görmeliydik. Moskova’yı Moskova yapan en önemli unsur da bu değil mi zaten? Fakat gelin görün ki bunalımlı bir havadan başka birşey yok dışarda. Hasta olduğum ve kaç gündür yattığım için bunalmışlığım da var zaten bir de üstüne pencereden her ışarıya baktığımda bu görüntü... Ben güneş açınca donduran, ağaçları yılbaşı ağacına çeviren kışı istiyorum. Elimde sıcak çikolatam lapa lapa kar yağarken bir pencere önünde keyif yaptığım şehrimi özledim. Nerde kaldı kar?

Yılbaşı hızla yaklaşıyor, eminim o zamana kadar kar yağacaktır. Ama ya yağar da tutmazsa, tutar da geri erirse? Nasıl yani? Karsız bir yılbaşı hem de Moskova’da, düşüncesi bile ürkütüyor insanı. Birşey değil o zmaan Noel Baba da şaşırır yolları. Moskova’ya geldiğini anlayamayabilir hani...

Nerde kızaklarımız, patenlerimiz, kışlık berelerimiz eldivenlerimiz? Bu havada giysek gülerler mi acaba? Dışarda sabah +6 derece hava vardı ve gün içerisinde artıyor takip edemiyorum yani.

Küçük bir çocuğun kartopu oynayabilmek için kar yağmasını beklemesi gibi hevesle bekliyoruz... Hadi Moskova yarın sabah bize bembeyaz ağaçlarınla günaydın de artık :)

Hiç yorum yok: