14 Nisan 2011 Perşembe

Gagarin'in uzaya cikisinin 50. yili serefine...



12 Nisan 1961. Ruslar ve aslinda tum dunya icin bircok hayalin gercege donusebileceginin ispatinin gunu. O gunun uzerinden 50 yil gecmis, ben de cikayim bunu kutlayayim dedim. Iyi de etmisim...

Aslinda cok daha guzel kutlamalar beklerdim Rus halkindan. Yani bulduklari her firsati degerlendirip sazli sozlu ve de bol isiltili kutlamalar yaparlar. Bu da gayet onemli bir olaydi neden bu kadar sonuk kaldi anlamadim. Belki de Gagarin'in "Vostok 1" ile uzaya firlatildigi yerde yani Kazakistanh'da Baykonur'da guzel kutlamalar olmustur ama Sosyalist ulkenin baskentinde benden zayif not aldi.

Yine elim bos durmadi. Madem program yok dedim, ben de kendi kutlamami kendim yaparim :) Sabah ilk is ciceklerimi alip solugu Gagarin meydanindaki Gagarin heykelinin onunde aldim. Kucuk cocuklarini getirmis anne-babalar ve babaushkalar vardi. Hep birlikte ciceklerimizi koyduk, buyukler kucuklere tek tek anlatti falan fotograflarimizi cekildik ve ayrildim meydandan. Eee nereye gidilir? Elbette dogru Uzay Muzesine...

Uzay Muzesine ilk gidisim degil. 5 defa falan gittim. Hafta ici gittigim oldu, hafta sonu ya da bayramlarda. Ama bu kadar kalabalik gordugum hic olmadi :) Iceri girebilmek icin disarida 15dk kadar sira bekledim :)

Muzeyi daha onceden gezmis oldugum icin cok ayrintili gezmedim yeniden. Zaten istesem de o kalabalikta gezemezdim :) Hizli bir turun ardindan ver elini VD
Kaydı Yayınla
Nh. Taa oraya kadar gitmisken ugramadan olmazdi :)

Son olarak gunu Eski Arbat'da hizla ve buza yakin yagan karin altinda tamamladim ama orada da beni bir surpriz bekliyordu. Kucuk bir grup genc kendi yaptiklari kozmonot kiyafetleri icinde ve cesitli kostumlerle "uraaa Gagarin" bagirislari ile sokagi bir bastan diger basa yuruduler. Ben de ne yaptim onlara takildim :)


Iste boyle sevgili gunce... Moskova beni ben Moskova'yi birakamiyoruz bir turlu. Gagarin benim en sevdigim Rus ve bu gelisimde de boyle anlamli bir seye denk geldigim icin mutluyum. Ama yarin eve donus var. Acaba evim neresi?

Biraz da fotograf?









12 Nisan 2011 Salı

50 yil once bugun, kucuk dev adam oradaydi!


Ruslar kahramanları ile pek bir gurur duyarlar. Tabi her millet gibi. Benim de Rus kahramanları (kahraman diyorum çünkü bir damlacık boyuyla çok büyük bir işe imza atmış kendisi) arasında en sevdiğim her zaman Yuri Gagarin olmuştur.

İmrendiğim çok az insandan birisi Yuri Gagarin. Yıldızlar, uzay, sonsuzluk, boşluk, daha önce hiç gidilmeyene gitmek, hiç görülmeyeni görmek, hiç yaşanmayanı yaşamak... Oysa o çok sıradan başlamış bu hayata... Gzhatsk yakınlarındaki Kluşino kasabasında bir çiftçi ailenin dördüncü çocuğu olarak 9 Mart 1934 yılında doğmuş. İkinci dünya savaşı sırasında oldukça zor günler geçiren ailenin 2 erkek çocuğu, yani Gagarin'in abileri Almanya'da esir tutulmuş. Gagarin okulda zekası ile hemen farkedilen bir çocukmuş. Hatta öğretmenlerinden birisi Kızıl orduda pilotluk yapmış. Gagarin'in bu matematik hocasından çok etkilendiği söylenir.

Ama işler filimlerde olduğu gibi gelişmiyor elbette gerçek hayatta. Gagarin dökümhanede çıraklık dahi yapmış para kazanabilmek için. Ne de olsa basit bir çiftçi çocuğu, önüne imkanlar kırmızı halı gibi serilmiyor. Daha sonra Teknik Yüksek Okulda okumaya başlayan Gagarin bu sırada tutkularını gerçekleştirme fırsatı bulmuş ve Hava Kulübüne yazılmış. Ardından genç pilot savaş uçağı eğitimi almaya başlar, hatta orada Valentina Goryacheva ile tanışır. Onunla 1957 yılında evlenirler. Gagarin ilk olarak Norveç sınırında bir bölgeye atanır ve yetişkin bir erkek olduğunda boyu sadece 157.5 cm’dir.

Gagarin bununla da yetinmeyerek 20 adayın yer aldığı bir uzay yarışına girer Bu yarışta 20 aday arasından Yuri Gagarin ufak boyu ile testlerin tamamını geçer, German Titov ile başa baş kalır, ama diğer adaya göre Gaagrin'in daha cana yakın olması, güler yüzlü olması ona artı kazandırır, uzay programına seçilir ve kozmonot olur.

Sade bir çiftçi çocuğu iken kozmonot olan Yuri Gagarin 12 Nisan 1961’de Vostok 1 adlı uzay aracı ile uzaya çıkan ilk insan ünvanını alır. Uluslararası medyaya göre Gagarin uzaydayken "Burada Tanrı falan göremiyorum" der ama kayıtlarda böyle bir cümleye rastlanmaz. Gagarin'in inişte ölebileceğinden şüphelenen Sovyet otoriteleri Yuri'nin rütbesini henüz yörüngedeyken TASS'a yükseltirler. Ama Gagarin sağ salim ve ünlü biri olarak iner.

İnişten sonra Gagarin dünyayı dolaşmaya başlar. Ancak Gagarin popülerliğin verdiği ağırlığı bir süre sonra taşıyamaz ve alkol bağımlısı olur. 1962 yılında kendini yeniden toparlayarak kozmonot yetiştirme programında eğitmen olarak çalışmaya başlar.

Gagarin, 27 Mart 1968`de MiG-15 model uçağıyla rutin bir deneme sürüşü sırasında eğitmeniyle birlikte hayatını kaybeder. Kazaya neyin sebep olduğu bilinemez, 1986 yılında bir soruşturmada Su-11 model bir uçağın yol açtığı türbülansın kazaya yol açtığı söylenir. Aynı zamanda hava koşulları da kötüdür. Başka bir söylenti de Gagarin`in sarhoş olduğudur, oysa ki bu doğru değildir çünkü uçuştan önce iki testten geçmiştir ve yapılan araştırmalarda alkol veya uyuşturucu izine rastlanmamıştır. Yeni bir teori de pilot kabininin yanlışlıkla açıldığı ve bir anda güçlenen hava dolaşımı yüzünden uçağın kontrolünü Gagarin`in kaybettiğidir.

Ama her ne olursa olsun Yuri Gagarin, Sovyetler Birliği’nin küçük bir kasabasından çıkar, öyle yükselir ki, uzaya kadar gider. Tüm dünyanın heyecanla izlediği ve beklediği bir olayın baş kahramanı olur. Bu ufak tefek, güler yüzlü, sıcak kanlı kahraman asla unutulmaz.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Moskova'da Naif resim muzesi de varmis...




Aslinda biliyordum da bir turlu gidememistim. Nasip buguneymis ve kismette Noni ile gitmek varmis :) Internetyten arastirip da muze giris ucretinin 30 ruble oldugunu gorunce kucuk bir yer oldugunu anlamistim ama :)


Noni dersden cikti, ben evden ciktim, Taganskaya metro istasyonu kahverengi hat koridorunda bulusup taaaaa sehrin sonuna dogru sari hattin en son istasyonuna yolculuk yaptik. Metrodan ciktik. Kisa bir yuruyusten sonra yesil, sevimli, ufacik, civil civil, tipki naif bir resimden firlamis gibi olan muzeye vardik. Sanirim muzenin salonu ki tek bir sergi salonu var :) 50 metrekare civarindadir. Hepsi de o :) Ama olsun, benim aklim kalmadi, ayrica az sayida olan resimler de guzeldi, birbirinden guzel kitaplar aldim ve muzeden ciktigimizda da gunes acmisti :) daha ne olsun ;)














Evet! 1 Nisan'dan beri Moskova'dayim :)


Su bloglarin kapatilmasi yeniden acilmasi ama benim bir turlu acilamamam yuzunden epeyce aksattim buralari. Ama geri dondum nihayetinde. Blog isi cekirdege benzer, bir kere citlemeye basladin mi durduramazsin :)


Moskova bildigimiz bahar oncesi Moskova. Aslinda Moskova'nin tek cirkin zamani demek zorundayim. Yazin civil civil rengarenk, sonbaharda kizilin tonlarinda isil isil ve kisin beyaz gelinligi ile mistik ve masalsi olan bu sehir, guzelim yemyesil bahara yaklasirken karlarin erimesi ve ara ara yagmakla yagmamak arasi gidip gelen yagmuru ve camuru ile en kahverengi, en kara, en gri yani en sevimsiz halinde...


Yine de Moskova iste :) seviyorum, ozluyorum, gelince mutlu oluyorum... Dune kadar sansima piril piril bir gunes vardi. Evelsi gun Paveletskaya --> Kropotkinskaya --> Tverskaya --> Mayakovskaya saatlerce yurudum, fotograf cektim. Ama dunden beri kahverengisine burundu sehir. Yine de durmak yok :) 15'ine kadar gezmeye devam sokaklarimda ;)


Cok guzel fotograflar cektim soylemesi ayip :) ama simdi naif resim muzesi gezmek uzere evden cikiyorum, arkasi sonra artik ;)